Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, yaklaşan 19 Ekim seçimleri öncesinde önemli bir ziyarete ev sahipliği yaptı. Bu ziyaret, Avrasya Stratejik Araştırmalar Vakfı (ASAV) Başkanı Murat Doğanay'ın organizasyonu ile gerçekleştirildi ve stratejik konuların masaya yatırılması amacıyla önemli isimleri bir araya getirdi.
Stratejik Temaslar ve Gelecek Vizyonu
Ziyaret heyetinde Zafer Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Ümit Özdağ, eski Devlet Bakanı Prof. Dr. Şükrü Sina Gürel ve Azmi Karamahmutoğlu yer aldı. Toplantıda, Türkiye ile KKTC arasındaki ilişkilerin geleceği, Doğu Akdeniz'deki güç dengeleri ve enerji güvenliği hatları gibi kritik konular kapsamlı bir şekilde değerlendirildi. Bu görüşmelerin ardından, heyet Cumhurbaşkanı Tatar'a seçim sürecinde açık destek mesajı verdi.
KKTC'nin Egemenliği ve Türkiye ile İlişkiler
ASAV Başkanı Murat Doğanay, KKTC'nin egemenliğinin Türkiye'nin güvenlik doktrini ile doğrudan bağlantılı olduğunu vurguladı. Doğanay, "Kıbrıs Türk halkının iradesine sahip çıkmak, Mavi Vatan vizyonunun temel gereğidir. KKTC'nin varlığı, Doğu Akdeniz'de Türkiye'nin stratejik derinliğinin sigortasıdır." ifadelerini kullandı. Bu açıklamalar, bölgedeki siyasi atmosferin ve güvenlik dinamiklerinin önemine ışık tuttu.
Federasyon Modelinin Geçerliliği ve Yeni Yaklaşımlar
Cumhurbaşkanı Tatar, heyetin verdiği destekten duyduğu memnuniyeti dile getirerek, "Kıbrıs Türk halkının egemenlik ve bağımsızlık mücadelesi, Türkiye'nin desteğiyle birlikte Doğu Akdeniz'deki istikrarın en güçlü teminatıdır." şeklinde konuştu. Ayrıca, Prof. Dr. Ümit Özdağ, Kıbrıs'taki federasyon modelinin artık geçerliliğini yitirdiğini belirterek, "Kıbrıs'ta tek gerçekçi yol, iki ayrı bağımsız devlettir. Güney Kıbrıs ile İsrail arasındaki yakınlaşma dikkatle izlenmelidir; KKTC'nin yeni bir Filistin'e dönüşmesine izin verilmemelidir." açıklamasında bulundu.
Murat Doğanay liderliğinde gerçekleşen bu temas, Türkiye ve KKTC stratejik ortaklığının kurumsal düzeyde pekişmesi ve seçim öncesi demokratik dayanışma mesajının güçlenmesi açısından önemli bir diplomatik adım olarak değerlendirildi. Bu görüşmeler, Doğu Akdeniz güvenlik mimarisine yönelik ortak bir vizyonun teyidi niteliğinde oldu.
