Doğu Akdeniz'de Türkiye ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) aleyhine kurulan ittifak, bölgedeki jeopolitik dengeleri sarsacak adımlar atmaya devam ediyor. İsrail, Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin oluşturduğu bu koalisyon, Türkiye'nin stratejik çıkarlarını tehdit eden askeri yığınaklarla dikkat çekiyor. Son olarak, Rum Kesimi'nin İsrail'den temin ettiği Barak MX hava savunma sistemlerinin ikinci partisi teslim alındı. Bu gelişme, Türkiye'nin bölgedeki askeri varlığının güçlendirilmesi gerekliliğini bir kez daha gündeme taşıdı.
Barak MX Hava Savunma Sistemi
Barak MX, 150 kilometre menzil sunan, üç farklı tipte füze kullanabilen ve son derece gelişmiş bir radar sistemine sahip. Bu radar, 500 kilometre menzil içinde 1000’den fazla hedefi aynı anda tespit etme ve takip etme kapasitesine sahip. Rum Kesimi'ne yapılan bu yığınak, Türkiye için çok cepheli bir tehdit oluştururken, bölgesel jeostratejik dengeleri de derinden etkiliyor.
Askeri Yığınak ve Stratejik Planlar
Yapılan askeri analizler, Barak MX sisteminin teslimatının ardından İsrail'in bölgesel tatbikatlara katılacağını ve siber istihbarat faaliyetlerini yoğunlaştıracağını öne sürüyor. Uzmanlar, İsrail'in Türkiye'yi çevreleme planlarının, Suriye'nin kuzeyinden başlayarak Rum Kesimi, Adalar Denizi ve Dedeağaç'a uzandığını belirtiyor. Yunanistan'ın bu planda aldığı rol de dikkat çekiyor.
Doğu Akdeniz'deki Kritik Üsler
İsrail, Yunanistan ve Rum Kesimi arasındaki Türkiye karşıtı ittifakın temelini, Kıbrıs'ın güneyindeki askeri üsler oluşturuyor. Bu üsler, İngiliz ve Amerikan askeri unsurlarına da ev sahipliği yapıyor. Akrotiri ve Dhekelia üsleri, İngiltere'nin Ortadoğu, Afrika ve Doğu Akdeniz'deki hava operasyonlarının merkezi konumunda. ABD birlikleri ise, Rum Kesimi'ndeki bazı liman ve hava üslerini belirli dönemlerde kullanıyor.
Siber İstihbarat Faaliyetleri
İsrail donanmasına ait gemiler, tatbikatlar ve liman ziyaretleri için sıkça Larnaka ve Limassol limanlarına uğruyor. İki taraf arasında istihbarat ve deniz gözetleme konularında yakın bir koordinasyon olduğu belirtiliyor. Stratejistler, Türkiye'ye yönelik kuşatma stratejisinin bir ayağının siber ve elektronik faaliyetler olduğunu vurguluyor. Bu kapsamda, İsrail’in 8200 olarak adlandırılan siber istihbarat birimlerinin, Rum Muhafız ve Yunan karargahı ile koordineli çalışmalarda bulunduğu iddiaları gündemde.
Rum Kesimi'ndeki Askeri Tesisler
Rum Kesimi'ndeki önemli askeri tesislerden biri olan Evangelos Florakis Deniz Üssü, bölgedeki askeri gücün belkemiğini oluşturuyor. Limassol Limanı, askeri ve ticari amaçlarla kullanılırken, Larnaka Limanı da lojistik operasyonlar için kritik bir öneme sahip. Ayrıca Lefkoşa yakınlarındaki Lakatamia askeri havaalanı ile Rum Milli Muhafız Ordusu’nun komuta-karargah merkezleri, stratejik açıdan önemli diğer noktalar arasında yer alıyor. İsrail'in Larnaka ve Paralimni bölgelerinde gizli dinleme ve elektronik istihbarat istasyonları kurduğu iddiaları, Türkiye ve Lübnan'daki askeri hareketliliği izlemek amacıyla kullanıldığı öne sürülüyor.
Uzman Görüşleri
Uluslararası İlişkiler Uzmanı Prof. Dr. Hasan Köni, Barak MX teslimatının yalnızca askeri bir transfer olmadığını, aynı zamanda enerji koridorları ve deniz yetki alanları etrafında şekillenen bir politika paketinin parçası olduğunu ifade ediyor. Köni, Türkiye'nin caydırıcılık politikalarını gözden geçirmesi ve KKTC'ye ek hava savunma ve deniz gücü yerleştirmesi gerektiğine dikkat çekiyor. Diğer bir uzman olan Doç. Dr. Deniz Tansi ise, İsrail’in Güney Lübnan, Güney Suriye ve Güney Kıbrıs hattında ticari ve askeri kuşak oluşturma peşinde olduğunu vurguluyor. Tansi, bu durumun, Türkiye’nin bölgedeki stratejik çıkarlarıyla doğrudan çelişen bir gelişme olduğunu belirtiyor.