48,3391 %0,44
5.568,61 % 0,79
4.694.575 %-3.389
Ara
kibrisemlakhaber Gündem İki Devletli Çözümde KKTC’nin Garantörü Kim?

İki Devletli Çözümde KKTC’nin Garantörü Kim?

19 Ekim tarihinde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde (KKTC) gerçekleştirilecek Cumhurbaşkanlığı seçimi, Kıbrıs'ın geleceği açısından kritik bir dönüm noktası olarak değerlendiriliyor. Mevcut Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, “uluslararası tanınmış, eşit ve egemen iki devletli çözüm” anlayışını savunurken, muhalefet ise “Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ile Kıbrıs Türklerinin oluşturacağı federasyon” modelini öne çıkarmaktadır. Bu süreçte, bazı çevreler tarafından ortaya atılan iddialar, kamuoyunda kafa karışıklığına yol açmaktadır.

Garantörlük Tartışmaları

Özellikle, "Uluslararası tanınmış, eşit ve egemen iki devletli çözüm kabul edilirse, Türkiye KKTC’nin garantörü olmayacak" şeklindeki ifadeler, Kıbrıs Türk halkı arasında endişe yaratmaktadır. Ancak bu iddialar, KKTC’nin siyasi geçmişine ve mevcut uluslararası anlaşmalara dayanmamaktadır. Türkiye'nin Kıbrıs’tan ayrılamayacağı ve iki devletli çözümde de Kıbrıs Türklerinin garantörü olacağı açıktır. 2001 yılında imzalanan Türkiye-KKTC Güvenlik İşbirliği ve Askeri Destek Anlaşması, bu durumu net bir şekilde ortaya koymaktadır.

Güvenlik Anlaşmaları ve Tarihsel Bağlam

Bu anlaşma, KKTC’ye yönelik herhangi bir silahlı saldırı durumunda Türkiye’nin hemen müdahale etme ve karşı saldırıya geçme hakkını tanımaktadır. Böylece, KKTC’nin güvenliği sağlanmakta ve terörle mücadele konularında da Türkiye üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmektedir. 1974 yılında gerçekleştirilen II. Barış Harekâtı sonrası, mevcut Kıbrıs Geçici Türk Yönetimi'nin yerine kurulan Otonom Kıbrıs Türk Yönetimi, Türkiye ile imzalanan “Türkiye Cumhuriyeti Silahlı Kuvvetlerinin Statüsünü Belirleyen Anlaşma” gibi belgelerle güvenliğinin hukuki temellerini güçlendirmiştir.

Uluslararası Hukuk ve Egemenlik

Uluslararası güvenlik kuralları çerçevesinde 'Bağımsız Devletleri Koruma İlkesi' de Türkiye'nin KKTC'nin egemenliğini koruma hakkını desteklemektedir. Zürih ve Londra Antlaşmaları, Türkiye’nin Kıbrıs’taki garantörlük rolünü pekiştiren önemli belgeler arasında yer almaktadır. Dolayısıyla, yalnızca 1959’da atılan imzalar değil, Barış Harekâtı sonrasında yapılan anlaşmalar da Türkiye'nin Kıbrıs’taki varlığını perçinlemektedir. Bu bağlamda, “KKTC’nin garantörsüz kalacağı” iddiası, hukuki ve tarihsel gerçeklerle bağdaşmamaktadır.

Kıbrıs Türk halkı için kritik öneme sahip olan bu tartışmalar, Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde daha da belirgin hale gelmektedir. KKTC’nin geleceği ve Türkiye ile olan ilişkileri, seçim sonuçlarıyla birlikte yeniden şekillenecek gibi görünmektedir.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *