İsrail tarafından üretilen Barak MX hava savunma sistemlerinin Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ne yapılan son sevkiyatı, Doğu Akdeniz ve Suriye bölgesinde yeni gerilimlerin artmasına neden oluyor. Bu durum, Türkiye, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) ve Suriye arasında yeni gerilim hatları oluştururken, Barak MX sisteminin Türkiye ana karasına yönelik potansiyel tehdit oluşturduğu belirtiliyor. Barak MX'in 460 kilometreye kadar radar gözetleme kapasitesine sahip olması, bölgedeki güvenlik dinamiklerini daha da karmaşık hale getiriyor.
Silah Sevkiyatı ve Bölgesel Etkileri
Açık kaynaklardan elde edilen bilgilere göre, İsrail'den gönderilen silah sistemlerinin son sevkiyatı Limasol Limanı’nda gözlemlendi. Füzelerin Andreas Papandreu Hava Üssü çevresine konuşlandırılacağı bilgisi, bölgedeki güvenlik analistleri tarafından dikkatle izleniyor. Barak MX sisteminin yalnızca hava unsurlarını değil, 100 kilometreye kadar kara hedeflerini de tespit etme kapasitesi, hem KKTC hem de Doğu Akdeniz'deki Türk hava ve kara unsurlarını tehdit ediyor.
Sina Yarımadasında Gelişmeler
Sina Yarımadası, bölgedeki bir diğer kritik gerilim odaklarından biri olarak öne çıkıyor. Mısır, İsrail'in Gazze'deki geniş çaplı operasyonları nedeniyle sınır bölgelerinde yüksek alarm seviyesine geçti. Bu bağlamda, Türkiye ile Mısır arasında yeniden canlanan askeri işbirliği, İsrail ve Rum Kesimi eksenindeki gelişmelere karşı önemli bir denge unsuru olarak değerlendiriliyor. Yakın zamanda gerçekleştirilen "Dostluk Denizi" tatbikatı, bu stratejik ortaklığın somut bir göstergesi olarak öne çıkıyor.
Askeri Hazırlıklar ve Güvenlik Tehditleri
Mısır'ın Katar'a yönelik İsrail saldırısının ardından, HQ-9B hava savunma sisteminin Sina’ya konuşlandırıldığı bilgisi de dikkat çekiyor. Ayrıca, bölgede tüneller, korunaklı hangarlar ve pistler inşa edildiği yönünde veriler mevcut. Emekli Tümamiral Yankı Bağcıoğlu, Rum Kesimine Barak MX sisteminin konuşlandırılmasını uluslararası hukukun ihlali olarak değerlendirirken, Doğu Akdeniz’deki kırılgan dengenin bozulacağına işaret ediyor.
Suriye'deki Durum ve Türkiye'nin Stratejileri
Suriye’nin kuzeydoğusunda terör örgütü SDG tarafından kontrol edilen alanların durumu belirsizliğini koruyor. Petrol ve doğalgaz sahalarının bu yapı tarafından tutulması, Türkiye’nin sınır güvenliği açısından bir tehdit olarak yorumlanıyor. Amerikan Savaş Araştırmaları Enstitüsü’nün yayınladığı haritalar, İsrail’in Suriye'deki stratejik hedeflerini gözler önüne seriyor. Bu haritalarda Golan Tepeleri ve Hermon Dağı üzerindeki kontrolün sürdürülmesi, yeni sınır hattı için "Davut Koridoru" tanımı gibi bilgiler yer alıyor.
Çok Boyutlu Gerilim Hatları
Uluslararası İlişkiler Uzmanı Prof. Dr. Hasan Köni, Suriye’nin kuzeydoğusunda SDG ile güneybatısında İsrail destekli Dürzi özerk bölgesi oluşumlarının, Türkiye’nin güney sınırlarında yeni bir güvenlik tehdidi yaratabileceği konusunda uyarıyor. Türkiye’nin önünde Doğu Akdeniz, Suriye, Lübnan ve Kuzey Afrika ekseninde çok boyutlu gerilim hatları bulunduğunu vurgulayan Köni, İsrail’in Barak MX sevkiyatının, Suriye’deki özerk yapıların durumu ve Mısır’ın askeri hazırlıkları gibi unsurların Türkiye’nin diplomatik ve askeri stratejilerini yeniden şekillendirmesine yol açacağını ifade ediyor.
Türkiye’nin alabileceği önlemler arasında hava savunma sistemlerinin güçlendirilmesi, askeri kapasite ve istihbarat paylaşımının artırılması ile deniz yetki alanlarının hukuki çerçevede güvence altına alınması yer alıyor. Ayrıca, terör örgütü SDG ve PKK’nın sınır ötesi hareketlerinin sınırlanması, bölgesel diplomatik ilişkilerin güçlendirilmesi ve Mısır, Libya, Suriye ile dengeli bir işbirliği zeminine yönelmek de kritik önem taşıyor. Mısır Ordusu’nun Sina Yarımadası’na yaptığı yığınağın devam etmesi, bölgedeki güvenlik endişelerini artırıyor.
