ABD Ankara Büyükelçisi Tom Barrack, Doğu Akdeniz bölgesine yönelik yeni barış planlarının detaylarını Yunan Kathimerini gazetesine verdiği röportajda paylaştı. Barrack, Washington'un Türkiye ile Yunanistan arasında köprü vazifesi görme hedefinin artık zamanı geldiğini ifade ederek, iki ülke arasındaki iletişim kanallarının güçlendirilmesi gerektiğine dikkat çekti.
ABD'nin Yunanistan ve Türkiye ile İlişkileri
Barrack, ABD'nin hem Türkiye hem de Yunanistan'da güçlü temsilcileri bulunduğunu belirterek, iki müttefik arasında tarihsel husumetlerin aşılmasını sağlamak için bir iletişim ağı oluşturmayı amaçladıklarını kaydetti. "Birbirine bağlı iki büyük ülkenin, yüzlerce yıl önceki husumetlerle yoluna devam etmesi mantıklı değil," diyen Barrack, bölgedeki barışın sağlanmasının öncelikli hedefleri arasında yer aldığını vurguladı.
Hazar Denizi'nden Akdeniz'e Uzanan Strateji
Barrack, Hazar Denizi’nden Akdeniz’e uzanan bir formülü de gündeme getirdi. Geçmişten alınan dersleri değerlendirerek, "Her ülkenin, her devletin farklı bir yönetim tarafından idare edilmesi fikri pek iyi işlemedi," şeklinde konuştu. Barrack, fosil yakıt kaynaklarının Hazar Denizi'nden Akdeniz'e geçişinin önündeki siyasi engellerin aşılması gerektiğini belirtti. "Siyasi engeller refahla aşılır," diyerek bu engellerin aşılması için yeni bir refah anlayışının gerekli olduğunu ifade etti.
Kıbrıs'ın Stratejik Rolü
Barrack, Kıbrıs'ın bölgedeki barış sürecindeki önemini de vurguladı. "Sağlıklı bir bedenin ortasında apse olamaz," diyerek Kıbrıs'ın bu yapının kilit bir parçası olduğunu belirtti. Kıbrıs'ın barış sürecinde yer almasının kritik olduğunu ifade eden Barrack, bu durumun bölgedeki tüm tarafların yararına olacağını dile getirdi.
Ruhban Okulu ve Ekümenik Destek
Barrack, Fener Rum Patrikhanesi'ne yaptığı ziyarette, Heybeliada Ruhban Okulu'nun durumunu da gündeme getirdi. Ruhban Okulu'nun 2026 Eylül'ünde yeniden açılabilmesi için müzakerelerin hızlandırılması gerektiğini belirten Barrack, bu konuda hem ABD Başkanı Trump hem de Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın büyük önem taşıdığını ifade etti. Barrack, dünya çapındaki patriklerin ve destekçilerin bu sürece katkı sağlamasını umduğunu belirtti.
Barrack’ın bu açıklamaları, ulus-devlet modeline yönelik eleştirileriyle de dikkat çekiyor. Daha önceki açıklamalarında, "Orta Doğu diye bir şey yok," diyerek mevcut devlet yapılarının yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini savunmuştu. Bu bağlamda, Barrack’ın bölgedeki barışın sağlanması için ulus-devlet modelinin ötesine geçilmesi gerektiği düşüncesi, ABD'nin Doğu Akdeniz politikalarının temelini oluşturuyor.
