Bayraktar Akıncı insansız hava aracı, Gazze’deki ateşkesin ardından Doğu Akdeniz üzerinde Türk bayrağını simgeleyen bir rotayı çizerek dikkatleri üzerine topladı. Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY), bu durumu kendi hava sahasında gerçekleştiği iddiasıyla Birleşmiş Milletler'e (BM) şikayet etti. Olay, bölgedeki hava trafiği ve uluslararası ilişkiler açısından önemli bir gelişme olarak değerlendiriliyor.
Rum Yönetimi'nden BM'ye Resmi Şikayet
GKRY, Bayraktar Akıncı TİHA'nın Lefkoşa FIR hattı içinde “ay-yıldız” figürünü oluşturduğunu öne sürerek BM’ye resmi bir protestoda bulundu. Rum yönetimi, bu eylemin kendi hava sahasında ve uçuş kontrol sorumluluğu altında meydana geldiğini savunarak, durumu Kıbrıs’ın egemenlik haklarına bir meydan okuma olarak nitelendirdi. Böylece, bölgedeki hava trafiği üzerindeki egemenlik tartışmaları yeniden alevlenmiş oldu.
Gazze Ateşkesinin Ardından Gelen Uçuş
Bu olay, Gazze'de geçen hafta sağlanan ateşkesin ardından gerçekleşti. Bayraktar Akıncı TİHA, Doğu Akdeniz semalarında Türk bayrağını temsil eden bir rotayı çizerek, bölgedeki askeri varlığını ve teknik kapasitesini gösterdi. Gölge63 çağrı işaretiyle uçuş gerçekleştiren insansız hava aracı, Kuzey Kıbrıs’ın doğusundan başlayarak, Mısır açıklarına kadar uzanan bir hat üzerinde uçtu. Ancak, Türk savunma kaynakları tarafından henüz bu uçuşa dair resmi bir doğrulama yapılmadı.
Uluslararası Hava Sahasında Türk Varlığı
Akıncı TİHA'nın gerçekleştirdiği bu uçuş, yalnızca askeri bir eylem olarak değil, aynı zamanda Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki stratejik varlığının bir göstergesi olarak değerlendiriliyor. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin insansız hava araçları, bölgedeki güvenlik ve istikrar üzerinde etkili bir rol oynamaktadır. Rum tarafı ise bu tür eylemleri ciddi bir tehdit olarak algılayarak, uluslararası platformlarda şikayette bulunma yoluna gitmektedir.
Bu gelişmeler, Doğu Akdeniz'deki jeopolitik dinamiklerin ne denli karmaşık olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor. Akıncı TİHA'nın Gökyüzündeki gösterisi, bölgedeki ülkeler arasındaki ilişkilerin nasıl şekilleneceğini ve uluslararası hukukun nasıl uygulanacağını etkileyecek önemli bir unsur haline geliyor.