Larnaka’da gerçekleştirilen bir tören, Kıbrıs Rum yönetiminin son dönemde artan askeri etkinliklerini gözler önüne serdi. Rum lider Nikos Hristodulidis’in yeşil berelerini taktığı komandolar, etkinlik sırasında “Magosa’ya döneceğiz” şeklinde sloganlar atarak dikkat çekti. Bu tür söylemler, Kıbrıs’ta Türk-Rum ilişkilerinin gerginliğini artıran bir unsur olarak öne çıkıyor.
Askeri Tören ve Sloganlar
Tören, 1 Ekim’de Kıbrıs’ın kuruluş yıl dönümünü kutlamak amacıyla düzenlenen geçit töreninin ardından gelen bir diğer askeri etkinlik olarak kaydedildi. Rum komandolar, Karpaz’a kadar gideceğiz şeklindeki provokatif sloganların ardından, “Magosa’ya döneceğiz” marşını aralıksız bir şekilde okudular. Bu tür ifadeler, Kıbrıs Türk toplumunda endişe ve tepkiyle karşılanıyor.
Törenin Yapıldığı Kamp ve Tarihsel Bağlam
Tören, Hristodulidis’in katıldığı, Türklere yönelik katliamlarla tanınan EOKA terör örgütünün liderlerinden Stelios Mavrommatis’in adını taşıyan askeri kampta gerçekleştirildi. Rum lider, burada yaptığı konuşmada EOKA’yı kahraman olarak nitelendirirken, komando eğitimi gören acemi askerlerin yeşil berelerini dualar eşliğinde taktı. Bu durum, Kıbrıs’ta geçmişle yüzleşme konusundaki hassasiyetleri yeniden gündeme getirdi.
Eğitim Sistemi ve Türk Düşmanlığı
Kıbrıs Rum yönetiminde, Türk düşmanlığının temelinde erken yaşta başlayan eğitim sisteminin etkisi bulunmaktadır. Rum çocukları, 5 yaşından itibaren Türkleri olumsuz bir şekilde tanıtan içeriklerle eğitilmektedir. Eğitim müfredatı, Türkleri katliamcı ve barbar olarak tanımlayan bir dil içerirken, bu durum toplumda derin bir nefretin yerleşmesine katkı sağlamaktadır. Başpiskoposluğun, eğitim sisteminde önemli bir rol oynaması, Türk karşıtı söylemlerin yayılmasına zemin hazırlamaktadır.
Geçmişin İzleri ve Güncel Durum
Rumların, Yunanistan ile birleşme amacı güden EOKA terör örgütü, kendi tarihsel perspektiflerinde bağımsızlık mücadelesi olarak tanımlanırken, Kıbrıslı Türkler açısından bu örgüt, kanlı bir terörist grup olarak anılmaktadır. Kıbrıslı Türklerin, Türk ordusunun 1974 Barış Harekatı ile Kıbrıs’a müdahalesini “işgal” olarak nitelendirmesi, iki taraf arasındaki tarihsel travmaları derinleştiriyor. 2005 yılında başlatılan ders kitaplarındaki 'nefret dili'nin kaldırılması yönündeki çabalar, Rum tarafında yeterince karşılık bulmamıştır.
Sonuç olarak, Kıbrıs Rum yönetimindeki askeri etkinlikler ve eğitim politikaları, Türk-Rum ilişkilerinin geleceği açısından büyük bir belirsizlik taşımakta ve iki toplum arasında derin yaralar açmaktadır.
