Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) basını, İsrail'in bölgedeki askeri varlığını güçlendirme çabaları kapsamında, GKRY'ye Barak MX hava savunma sistemi teslimatında bulunduğunu bildirdi. Bu gelişme, İsrail ile GKRY arasındaki iş birliğinin derinleştiği bir dönemde meydana geldi. Özellikle Türkiye ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) ile olan ilişkiler açısından endişe verici bir durum olarak değerlendiriliyor.
Barak MX Hava Savunma Sistemi'nin Sevkıyatı
GKRY'nin Omega televizyonu ve Cyprus News internet sitesinde yer alan haberlere göre, Barak MX hava savunma sistemleri Limasol Limanı üzerinden adaya ulaştı. Sosyal medyada paylaşılan videolar, bu sistemlerin güvenlik önlemleri altında GKRY'nin iç bölgelerine sevk edildiğini gösteriyor. Barak MX sisteminin 460 km’lik gözetleme menziline sahip olması, Türkiye hava sahasını da kapsayan geniş bir gözetleme şemsiyesi oluşturduğuna dikkat çekiliyor.
Türkiye'ye Yönelik Tehditler
Eurasian Times, İsrail'in bu askeri sevkıyatının, Türkiye'yi hedef alan bir strateji olduğunu öne süren bir analiz yayınladı. Analizde, Türkiye'nin de Tel Aviv’in hedefi olduğu vurgulanarak, Ankara'nın bu duruma karşı askeri teyakkuzunu artırdığı iddia edildi. Barak MX hava savunma sisteminin tanıtımının 2018 yılında yapıldığı ve çok katmanlı savunma sağladığı ifade ediliyor.
İsrailli Yetkilinin Açıklamaları
İsrail Havacılık Sanayii’nin (IAI) eski dış ilişkiler başkan yardımcısı Shay Gal, yaptığı açıklamada, İsrail'in Kıbrıs'ın kuzeyine yönelik askeri planlar geliştirmesi gerektiğini savundu. Gal, Türkiye'den gelebilecek olası takviyeleri durdurmak amacıyla acil durum operasyonları hazırlanması gerektiğini belirtti. Bu yorumlar, Türkiye'den çeşitli tepkilere neden oldu.
GKRY Liderinin Açıklamaları
GKRY lideri Nikos Hristodulidis, İsrail ile olan iş birliğini destekleyecek her türlü adımı atacaklarını ifade etti. Barak MX hava savunma sistemlerinin, Aralık 2024'te gerçekleştirilecek ilk teslimatın ardından adaya gönderilen ikinci parti olduğu bilgisi verildi. Hristodulidis'in açıklamaları, bölgedeki güvenlik dinamiklerini daha da karmaşık hale getiriyor.
Bu gelişmeler, Doğu Akdeniz'deki jeopolitik dengeleri etkileme potansiyeline sahip. Özellikle Türkiye'nin, bölgedeki varlığını koruma çabaları ve stratejik hesaplamaları, gelecekteki ilişkilerin seyrini belirleyecektir.