Güney Kıbrıs'taki resmi geçit töreninde, Rum komandolarının "Karpaz'a gireceğiz" ve "Ya hürriyet ya ölüm" sloganları, adadaki işgalci zihniyetin yeniden gün yüzüne çıkmasına neden oldu. Bu provokatif ifadeler, Karpaz'ın Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) toprakları üzerinde yer aldığı gerçeğini gözler önüne sererken, bölgedeki gerginliği artıran bir durum olarak kaydedildi.
Provokatif Sloganların Anlamı
Törende yürüyen Rum komandoları, "Karpaz'a gireceğiz", "Bozulmaz yeminimiz" ve "Ya hürriyet ya ölüm" gibi ifadelerle dikkat çekti. Bu sözler, sadece bir askeri geçit töreni olmanın ötesinde, bölgedeki gerilim ve çatışma dinamiklerini yansıtan semboller haline geldi. Ayrıca, bu tür söylemlerin, Siyonist İsrail'in Kıbrıs üzerindeki etkisinin arttığı bir dönemde dile getirilmesi, bölgedeki siyasi ilişkilerin ve askeri iş birliklerinin yeniden değerlendirilmesine yol açtı.
İsrail ile Yükselen İş Birliği
Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) ile İsrail arasında son yıllarda gelişen askeri iş birliği, bölgedeki güç dengelerini değiştirmeye yönelik adımlar olarak yorumlanıyor. Gazze'de yaşanan çatışmaların ardından, İsrail'in Kıbrıs üzerinden bölgesel stratejilerini devreye soktuğu iddiaları gündemdeki yerini koruyor. Bu bağlamda, GKRY'nin ABD ve Yunanistan desteğiyle adayı bir silah deposuna dönüştürme çabaları dikkat çekiyor.
Barak MX hava savunma sistemleri ve yeni radar ağları, Rum tarafının askeri hazırlıklarını güçlendiren unsurlar arasında yer alıyor. Ayrıca, artan askeri tatbikatlar, Doğu Akdeniz'deki Türkiye'nin güney hattını kuşatma planları çerçevesinde, Rum-Yunan iş birliğinin stratejik bir denge oluşturma çabası olarak değerlendiriliyor.
KKTC Cumhurbaşkanı Tatar'ın Açıklamaları
KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, geçtiğimiz günlerde New York'ta yaptığı bir açıklamada, Rum tarafının sürekli silahlanmasının adadaki gerilimi artırdığına dikkat çekti. Tatar, "Rum tarafı barış istediğini söylüyor ama sürekli silahlanıyor. İsrail ile yapılan anlaşmalar çerçevesinde bu aşırı silahlanma adada tehlikeyi büyütüyor." şeklinde ifadelerde bulundu. Federal çözüm arayışlarının geride kaldığını belirten Tatar, yalnızca egemen eşitliğe dayalı iki devletli çözümün mümkün olabileceğini vurguladı.
Tatar, Türkiye'nin uluslararası alanda artan etkisine de değinerek, "Artık Kıbrıs Türkü sadece taraf değil, aktör haline gelmiştir." mesajını verdi. Bu açıklamalar, Kıbrıs'taki siyasi dinamiklerin ve uluslararası ilişkilerin yeniden şekillendiği bir dönemde, bölgedeki tarafların tutumlarının ne denli önemli olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor.