Son dönemlerde Güney Kıbrıs ile İsrail arasındaki ilişkilerin giderek derinleşmesi, bölgedeki güç dengeleri açısından önemli endişelere yol açıyor. Enerji, savunma ve altyapı projeleri etrafında şekillenen bu iş birliği, Doğu Akdeniz'de yeni bir stratejik ortaklık oluşturma potansiyeli taşıyor. Türkiye ise bu gelişmelerin kendi güvenliği açısından olumsuz sonuçlar doğurabileceği konusunda uyarılarda bulunuyor.
İş Birliğinin Artan Etkileri
Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin, İsrail ile kurduğu savunma iş birliği, Türkiye’nin bölgedeki güvenlik kaygılarını artırıyor. Milliyet ve Türkiye gazeteleri, bu yakınlaşmayı manşetlerine taşıyarak durumu kamuoyuna duyurdu. Milliyet, "Burnumuzun dibindeki çakma İsrail" ifadesiyle durumu özetlerken, Türkiye gazetesi "Uykuları kaçıran manzara: İşte Kıbrıs'taki işgalin fotoğrafı" başlığıyla dikkat çekti.
Güney Kıbrıs’ın Siyasi Ve Askeri Yapısı
Milliyet Genel Yayın Yönetmeni Özay Şendir, Güney Kıbrıs'ın bağımsız bir devlet olma iddialarını sorgularken, ülkedeki yönetimin İsrail tarafından etkilenmiş olduğunu belirtti. Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin aldığı askeri yardımlar ve silah alımları, Türkiye'nin güvenlik endişelerini daha da artırıyor. Şendir, Rum Yönetimi'nin, 1960 Kurucu Antlaşması’na aykırı bir şekilde topraklarını askeri üs olarak kullandığını ifade etti.
Türkiye’nin Tepkileri ve Güvenlik Endişeleri
Türkiye Cumhuriyeti Milli Savunma Bakanlığı’nın, Güney Kıbrıs’ta yaşanan bu gelişmeleri dikkatle izlediği belirtiliyor. Türkiye, İsrail'in Güney Kıbrıs'ı bir uydu devlet olarak kullanma ihtimaline karşı tedbirli bir yaklaşım sergiliyor. Bu durum, Türkiye’nin bölgedeki stratejik çıkarlarını tehdit eden yeni bir senaryo olarak değerlendiriliyor.
Siyonist İşgal İddiaları
Türkiye gazetesi, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde (KKTC) devam eden "siyonist işgal" konusunu ele alarak, bölgedeki İsrailli şirketlerin etkisini vurguladı. Gaziveren’den Erenköy’e uzanan bölgede, İsrailli şirketlerin doğrudan veya dolaylı işgali altında olduğu belirtiliyor. Ayrıca, köylülerle yapılan görüşmelerde, Kıbrıs'ın kıyı şeridinde Kıbrıslılara ait arazi kalmadığı yönünde ifade edilen endişeler dikkat çekici boyutlarda.
İşgalin Sosyal ve Ekonomik Yansımaları
Ulusal Birlik Partisi (UBP) Milletvekili Yasemin Öztürk, bu durumun Türk milletinin uykularını kaçırması gerektiğini ifade ederek, sınır bölgelerinde İsrail işgaline hazırlık yapıldığını belirtti. Yerel halktan gelen şikayetler, inşaatların sadece ekonomik bir faaliyet olmaktan çıktığını gösteriyor. Kıbrıs'ta tarım arazilerinin azalması ve insanların yerlerini terk etme yoluna gitmeleri, bölgedeki sosyal yapıyı da tehdit ediyor.
Kaplıca kasabasında muhtar Âdem Poyraz, bölgede Türk vatandaşlarının kalmayacağı ve arazilerin Yahudi şeridine dönüşeceği konusunda endişelerini dile getirdi. Bu durum, yerel halk arasında büyük bir kaygı yaratırken, inşaat firmalarının yerel kimliklerini gizlemek amacıyla paravan şirketler kurması, işgalin sinsi boyutlarını gözler önüne seriyor.
Sonuç olarak, Güney Kıbrıs ile İsrail arasındaki ilişkilerin gelişimi, Türkiye'nin güvenlik politikalarını yeniden değerlendirmesine neden oluyor. Bölgedeki bu dinamiklerin nasıl şekilleneceği ve uluslararası aktörlerin tutumları ise merakla bekleniyor.