Son yayımlanan Eurostat verileri, Avrupa Birliği ülkeleri arasında iltica başvurularında dikkat çeken bir tabloyu ortaya koydu. Yunanistan, 100 bin kişi başına 65,2 başvuru ile en yüksek sığınma başvuru oranına sahip ülke olurken, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ikinci sırada yer aldı. Bu durum, bölgedeki göçmen akışının ve iltica taleplerinin artış gösterdiğini gösteriyor.
Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin Başvuru Verileri
Eurostat’ın verilerine göre, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, Ağustos 2025 itibarıyla 100 bin kişi başına 23,9 başvuru oranıyla Avrupa Birliği'nde ikinci sırada bulunuyor. Ağustos ayında Rum kesiminde 235 ilk başvuru yapıldı. Bu sayı, Temmuz ayında kaydedilen 190 başvurudan belirgin bir artış gösterirken, Haziran ayındaki 240 başvurunun biraz altında kaldı. AB genelinde ise toplam 51.465 ilk sığınma başvurusu alındı.
Başvuru Kaynakları ve Ülkeler
Başvuruların en fazla geldiği ülkeler arasında Afganistan 5.260, Venezuela 5.180 ve Suriye 2.825 başvuru ile öne çıkıyor. Nüfus açısından büyük ülkelerde yoğunlaşan başvuru sayısına rağmen, oransal olarak Yunanistan en yüksek başvuru oranına sahip ülke olarak dikkat çekiyor. Bu durum, Yunanistan’ın göçmenler için bir geçiş noktası olmasının yanı sıra, Avrupa genelindeki sığınma politikalarının da etkisini yansıtıyor.
2024 Yılında Başvuruların Azalması
Avrupa Göç Ağı’nın (EMN) yayınladığı yıllık rapor, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nde sığınma başvurularının 2024 yılında yüzde 42 oranında azaldığını ortaya koydu. 2023 yılında 11.660 olan başvuru sayısı, 2024 yılı itibarıyla 6.750’ye düştü. Bu azalma, bölgedeki göç politikalarının etkisiyle de ilişkilendiriliyor. EMN, Temmuz ayından itibaren Rum Yönetimi’nin uluslararası koruma başvuru sahipleri için kapasite artırımı, bekleme sürelerinin kısaltılması ve tesis yönetimlerinin iyileştirilmesi amacıyla yeni adımlar attığını bildirdi.
Bu veriler, Avrupa Birliği’nin göçmen kabul politikalarının ve sığınma süreçlerinin nasıl şekillendiğine dair önemli bir perspektif sunuyor. Özellikle Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin başvuru oranlarındaki değişim, bölgedeki göç dinamiklerinin yanı sıra, uluslararası koruma arayan bireylerin ihtiyaçlarının karşılanması için atılan adımları da gündeme getiriyor.
